ANKARA– CHP Genel Lider Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, partisinin Genel Merkez’inde gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
CHP Sözcüsü Öztrak, Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği faciaya “fıtrat! diyen Erdoğan’ın, Amasra’da 41 maden personelinin öldüğü patlama için de “kader planı” demesine reaksiyon göstererek, “20 yıl o koltukta oturacaksın, çalışanın hayatını tehlikeye atan eksikleri gideremeyeceksin; devletin denetçileri çıkacak ‘Risk var’ diyecek, çözmeyeceksin; sonra da ‘Maden kazaları bahtın planı’ diyeceksin. Tedbirsizliğin, ihmalkârlığın, tamahkârlığın ismi ne vakitten beri, fıtrat ve yazgı oldu?” sözlerini kullandı.
‘BU MÜTHİŞ BİR CİNAYETTİR’
“Hiç eğip bükmeyin. Bu fecî bir cinayettir. Ve biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, o anaların, babaların, eşlerin, çocukların, güzelim bebeklerin ismine sorumluların peşini bırakmayacağız. Bu faciayı unutturmayacağız. Hesabını soracağız” tabirlerini kullanan Öztrak’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu halde sıralandı:
20 YILDA 30 BİN İŞ CİNAYETİ, 2 BİNİ MADENCİ: “Bu acılardan milletçe bunaldık. Bu kaçıncı maden kazası, bu kaçıncı yas… 2003’te Ermenek, 2004’te Kastamonu Küre, 2009’da Bursa Mustafakemalpaşa, 2010’da Balıkesir Dursunbey ve Zonguldak Karadon, 2013’te Zonguldak Kozlu, 2014’te 301 işçimizi yitirdiğimiz Soma faciası, 2014’te bir defa daha Ermenek, 2016’da Siirt Şirvan… Bunlar toplumda travma yaratan, büyük facialar… Bir de gazetelerin üçüncü sayfalarında, kıyıda köşede gizlenen “Elbistan’da madende bir emekçi öldü”, “Gemerek’te göçük sonucu, bir personel hayatını kaybetti” haberleri var. Birçok kişinin görmediği, duymadığı iş cinayetlerinde, onlarca ocağa ateşler düştü. 2003’ten bu yana, 2 bini maden işçisi olmak üzere 30 bin personelimizi “iş kazası” denen, iş cinayetlerinde yitirdik. Bunlar sıradan sayılar değil… Bu sayılarda; “Yüz karası değil, kömür karası, bu türlü kazanılır ekmek parası” diyen babalar var. “Güneşi görebilmek için karanlığı kazan” gencecik evlatlarımız var.
MADENCİYE TEKME ATANI FRANKFURT’A TİCARİ ATEŞE YAPTI: Alışılmış ön teker nereye, art teker de oraya… Erdoğan bunları yaparsa şürekâsı neler yapmaz. Bu fotoğraf toplumsal hafızamıza, bu vicdansız tertibin alametifarikası olarak kazındı. Fotoğraftaki Erdoğan’ın özel kalem müdür yardımcısı… Şu yüzdeki söze bakın. Soma’da yere yatırılmış bir işçiyi tekmelerken yüzündeki büyük nefrete bir bakın. “Millete hizmetkâr olmaya geldik” diyenlerin, millete reva gördüklerine bir bakın. Pekala, yere yatırılmış, eli kolu tutulmuş yerdeki birine tekme atan bu zorbaya ne ceza verildi, Erdoğan ne yaptı? Binlerce Avro maaşla Frankfurt’a Ticaret Ataşesi yaptı. Tekmeyi ödüllendirdi. 301 insanın hayatını kaybettiği Soma davasında, bugün tek bir tutuklu sanık bile yok. Aslında var… O da Soma maden şehitlerinin ailelerini savunan avukatlar… Avukatları içeri attılar. İşte Erdoğan’ın adaleti bu!
TÜRKİYE MADENDE HAYATINI KAYBEDENLERİN SAYISINDA DÜNYA BİRİNCİSİ: Bu Memleketler arası Çalışma Örgütünün verileri… “Ülkeyi uçuracak” diyerek pazarladıkları, ucube saray rejiminde, madenlerde hayattan uçup giden canlar… Yalnızca son 3 yılda, 2019-2021 periyodunda, madenlerde ömrünü yitiren işçilerimizin sayısı 189. Bu kayıplarla Türkiye açık orta dünya birincisi. Bu acı tablonun sahibi, hâlâ hiç sıkılmadan, “Hamdolsun!” diyerek, Amasra’da 41 cansız vücuda, 24 saatten az müddette ulaşmakla övünüyor. “Utancı gidenin kalbi de ölür” derler. Bunların kalbi de millete karşı artık ölmüş. Bunların millete karşı kalbi körelmese, devlet kurumlarının tespit ettiği eksikleri giderir, bu madenleri inançlı hale getirirlerdi.
ENERJİ BAKANI GİTMEDEN SÖYLENEN HER ŞEY BOŞ LAFTIR: Güç Bakanı, artık bu ailelerin yüzüne nasıl bakacak? Ortada bir vazife ihmali olduğu çok açık… Bakanlık makamları ağlama makamı değildir, ağıt yakma makamı değildir deva bulma makamıdır. Devayı bulamıyorsan, yapılması gerekeni yapamıyorsan, edebinle çekip gideceksin. Erdoğan, “Bu olaydaki ihmal, tüm boyutlarıyla açığa çıkarılacak” dedi. Güç Bakanı istifa etmeden, ya da Erdoğan bu güç bakanını misyondan affetmeden, bu laf, yalnızca lafı güzaftır. Boş laftır.
SANSÜR VE İSTİBDATTAN MEDET UMUYORLAR: Gırtlağına kadar palavraya, rüşvete, yolsuzluğa batmış bu hükümet, artık bu pislikler konuşulmasın, duyulmasın diye, sansür ve istibdattan medet umar hale geldi. Tabir özgürlüğü, demokratik toplumun temelidir. Lakin saray hükümeti giderayak Türkiye’yi, totaliter rejimler ligine bir adım daha yaklaştıran, görülmemiş bir sansür yasası getirdi. Maddeyle ilgili Venedik Kurulu acil görüş yayımladı. “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ndeki, söz özgürlüğüne aykırıdır” dedi. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği; “Keyfi, subjektif yorumlamaya ve suiistimale açık” dedi. Bu düzenlemenin tabir özgürlüğü bakımından Türkiye’nin tarafı olduğu memleketler arası mukavelelere karşıt olduğunu Birleşmiş Milletler tabir etti.
HÜKÜMETİN DEZENFORMASYONUYLA ÇIKAN DEZENFORMASYON YASASI: Saray ve şürekâsı ise, ismine “Dezenformasyon Yasası” dedikleri bu ucube düzenlemeyi Meclis’te savunmaya çalışırken, “ABD’lilerle görüştük, bizdeki maddeyle onlardaki yasanın birebir örtüştüğünü söylediler” dediler. Açıkçası, Amerikalılardan himmet umdular. Ancak himmetini bekledikleri ABD, bu iddiayı reddetti. Yapılanı “dezenformasyon” olarak tanımladı. Yani sarayın dezenformasyon yasası, hükümetin dezenformasyonuyla çıktı. Bu maddeyi Erdoğan şimdi onaylamadı. Fakat şimdiden yürürlüğe girmiş görünüyor. Amasra’daki maden faciasında İçişleri Bakanlığı’nın birinci işinin patlama hakkında paylaşım yapan 12 hesap hakkında soruşturma başlatması, “7/24 sanal devriye faaliyetlerinin yürütüldüğünü” belirterek millete sopa göstermesi, sarayın İrtibat Müdürlüğü’nün çıkardığı bültenler, sarayın artık “dezenformasyondan” ne anladığını, bu yasanın nasıl uygulanacağını açık seçik ortaya koyuyor.
GENEL LİDERİMİZ SARAYA KIRMIZI KARTI GÖSTERDİ: Washington’da ise, genel liderimiz, sivil toplum kuruluşlarıyla dünyadaki gelişmeleri tartıştı. Ülkemize ve bölgemize dair görüşleri dinleme imkânını bulduk. Tabi oraya kadar gidip de tanıdık bir ailenin New York’ta, Manhattan’da, ABD’nin en kıymetli iş muhitindeki gökdelenine “Hayırlı olsun” denmeden de dönülemezdi. Genel liderimiz burada yaptığı açıklamada anayasa değişikliğine aileyi katmak isteyen saraya, “Gel bakalım evvel aileyi bu binanın önünde konuşmaya başlayalım” dedi. Sarayın bu bahiste önereceği anayasa değişikliklerine kırmızı kartını gösterdi. Lakin ne yaparlarsa yapsınlar, saray ne yaparsa yapsın. Bunlar milletimizin gözünden de gönlünden de düştü.
‘BU YAPILAN GAZETECİLİK DEĞİL, AYIP’
Basın mensuplarının, “CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyareti sırasında 8 saatlik dilimde ne yaptığı, nereye gittiği konuşuluyor. Kendisi ‘hamburger yemeye gittim’ demişti. Nedir o 8 saatin sırrı, kimlerle görüşüldü?” sorusuna karşılık veren Öztrak, “Genel liderimizin bu türlü bir laf söylediğini nereden duymuşlar? Genel liderimizin bu türlü bir tabiri yok. Bu soruyu gönderenlerin her şeyden evvel gazeteci olması beklenir. Bu türlü bir soruyu birileri ellerine tutuşturduğunda en azından bunun doğruluğunu bir soruştururlar. Ancak bu yapılan gazetecilik değildir, ayıptır. Palavra haber şampiyonu oldular” sözlerini kullandı. (DUVAR)